Sağlık

Bergama'da ASKLEPİON 1. Müzik Terapi Kampı 2018 Gerçekleşti

10,11,12 Ağustos 2018 tarihlerinde İzmir'in Bergama ilçesinde ASKLEPİON 1. Müzik Terapi Kampı 2018 gerçekleşti. SBÜ GETAT Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen kampta kamp sorumluluğunu Cem Güneri ve Dr. Ayla Aksoy Güneri üstlendi.

15 Ağustos 2018 Saat: 18:21
Bergama'da ASKLEPİON 1. Müzik Terapi Kampı 2018 Gerçekleşti
Bergama'da ASKLEPİON 1. Müzik Terapi Kampı 2018 Gerçekleşti

Çoğunlukla ruhun gıdası olarak adlandırılan müzik, çok eski zamanlarda bile iyileştirici ve sakinleştirici niteliklerinden dolayı tedavi amaçlı kullanılmıştır. Müziğin bu yönünün batıda, ortodox tıbbında keşfedilmesi, terapi amaçlı olarak sıkça kullanılmasına ve bu alanda bilimsel çalışmalar yapılmasına yol açmıştır.


Geçmişimize ait bir kültür hazinesi olan müzikle tedavi, yirminci yüzyıla kadar büyük önem verilerek tedavi amaçlı kullanılmış olmasına karşın son yüz yılda ülkemizde layık olduğu değeri maalesef görememiştir. Özellikle 1900’lü yıllardan sonra batıda müziğin tedavi edici gücü bilimsel anlamda değerlendirmeye alınmış ve bu konuda eğitim enstitüleri, müzik terapi bölümleri kurulmuştur. Batıda yapılan tüm bu bilimsel çalışmalara karşın ülkemizde bu zaman boyunca müzikle terapi alanında yapılmış çalışmalar batıda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında maalesef çok az düzeyde kalmıştır. Müzikle tedavi alanında dünyadaki çalışmalara yol göstermiş, bilim adamlarını yetiştirmiş ve müzikle tedavinin uygulandığı hastaneler inşa etmiş bir bilimsel tecrübeye sahip olmamıza karşın, yakın tarihimizde bu alana yeterli değerin verilememesi bu 'Müzik Terapi Kampı' çalışmasının yapılmasının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Psikolojik sorunların sağaltımında müzikle terapi tam anlamı ile yerleşmemiştir. İçinde barındırdığı duygu yükleri, eğitim hedefleri ve eğitsel yöntemleri açısından çok zengin ve bir o kadar da bakir bir alan olan müzikle terapi, hak ettiği ilgiyi bilimsel anlamda henüz bulamamıştır. Çalışmalar daha sığ ve başlangıç seviyesindedir. Osmanlı ve Selçuklu kayıtlarında, daha da eski Türklerin Müslümanlığı kabülünden önce şamanizmde ve öncesi pagan inancı dönemlerinde, müzik terapinin yoğun olarak kullanıldığı bilinmektedir.


Teknolojinin artması ve bilişim çağının gelişiyle insanlarda depresyon, panik atak, alerjiler ve benzeri, yeni dünya düzeni hastalıkları ortaya çıkmıştır. Ekonomik güç ve teknoloji sağlıklı ve mutlu toplumlar yaratmada eksik kalmaktadır ve giderek artan Alzheimer, Parkinson, Kanser vakalarının artması ile batı tıbbı diye adlandırılan tıbbın yeterli olmayışı bilim ve ilim insanlarını yeni arayışlara, araştırmalara itmiştir. Bu arayışlar sonucu günümüzde, binlerce yıldır süregelen kadim bilgi uygulamalarına dönüşle, bunu ortodox tıp ile harmanlayarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile ama çizgileri ve sınırları belli olan bir sistem içerisinde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Geleneksel ve tamamlayıcı destek tedavi yöntemlerinden bir tanesi olan müzik terapide bunlardan sadece bir tanesi ve en önemlilerindendir.


Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı 2014 yılında 6569 sayılı kanunla Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı'nı kurmuştur. Bunlardan birtanesi de Türkiye Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü'dür. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı altında çeşitli üniversitelere görevlerler verilmiş; bazıları tedavi destekli çalışmalar bazıları da eğitimsel çalışmalar yapmaktadır.


Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi ve GETAT Merkezleri


Bunlardan en önemlilerinden birisi Sağlık Bilimleri Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi'dir. SBÜ Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp AUM görevini şu şekilde açıklamış; ''Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp, Fiziksel ve Ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Modern tıbbı destekleyici ve tamamlayıcı yöntemlerdir.'' aynı zamanda hedefleri arasında; ''Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulaması polikliniğine başvuran hastalara Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği endikasyonlar esas alınarak hasta mahremiyeti ve rızası gözetilerek, modern tıbba göre belirlenen mevcut tedavisini aksatmadan yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken ayırt etmeksizin bütüncül hizmet sunmak'' bulunmaktadır. GETAT Merkezler Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu, GETAT Merkezler Eğitim Koordinatörü ise Dr. Kanat Tayfun'dur.

Aynı zamanda, Sağlık Bilimleri Üniversitesi; tıbbın, İbn-i Sina gibi atalarının doğduğu topraklarda, unutulan geleneksel metodlarla, modern metodların harmanladığı İntegratif Tıp prensipleri ile çalışan akademik ve klinik alanlarda faaliyet gösteren merkezlerin kurulmasında kamuya öncülük yapmıştır. Üniversite bünyesinde 7 farklı şehirde 12 tane hastanede GETAT Merkezleri bulunmaktadır. Bunlardan bir taneside İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi GETAT Merkezi'dir. Bu merkezde müzik terapi alanında yoğun çalışmalar ve eğitimler yapılmaktadır.

İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi GETAT Merkezi'nde şimdilerde ikincisi düzenlenen ve Ekim ayı ile beraber üçüncüsünün açılması planlanan uygulamalı Müzik Terapi Eğitimi kursunu, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı ve Tamamlayıcı ve İntegratif Sağlık Akademisi eğitim organizatörü Dr. Sedat Yıldız, Müzik Terapi Eğitimi Proğram Sorumlusu ve tıp alanı eğitmeni Dr. Ayla Aksoy Güneri, Müzik Alan Eğitmeni, Müzik Terapisti Cem Güneri, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, eğitmen Dr. Şerafettin Özdoğan, Sosyoloji ve Psikoloji Eğitmeni Doç. Dr. Salim Sever ve Türk Müziği teori ve uygulama dersleri eğitmeni Dr. Öğrt. Görevlisi Müslüm Akdemir gibi yetkin ve etkin isimler vermektedir.


Katılımcılar aldıkları eğitimlerle, açılan sınavda başarılı olurlarsa, Sağlık Bakanlığı onaylı sertifikalarlarını alarak, müzik öğretmenleri, tıp doktoru, sağlık personeli veya müzik eğitimi almış kişiler olarak müzik terapi uygulamasını tamamlayıcı, destekleyici olarak müzik terapisti ünvanıyla icrasında bulunabiliyorlar. Bu yardımcı tedavi, tıp ve müzik iki ana bilim alanın bütüncül yaklaşımının gücüyle yapılabiliyor. Anadolu Tıbbı yaklaşımı üzerinde çalışmalar yapan SBÜ Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde ve GETAT Merkezleri'nde bu alan yaklaşımı ile yola devam edilmek isteniyor.

Bergama ASKLEPİON 1. Müzik Terapi Kampı - 2018

10 11 12 Ağustos 2018 tarihlerinde İzmir'in Bergama ilçesinde Müzik Terapi Kampı gerçekleşti. Kamp sorumluluğunu Cem Güneri ve Dr. Ayla Aksoy Güneri'nin üstlendiği kampa Aksaray, Bursa, Balıkesir, Uşak, Ankara, Kocaeli, İstanbul, İzmir, Balıkesir, Afyon gibi şehirlerden ve Azerbaycan'dan katılımlar gerçekleşti. Müzik eğitmenleri, eğitimciler, doktorların yoğun ilgisi gözlemlenirken benim gibi alana meraklı az da olsa farklı meslek gruplarından kişilerde mevcuttu. Kamp ASKLEPİON Antik Kenti'nin girişinin karşısında bulunan Asklepion Galenos tesisinde çadır kamp şeklinde gerçekleşti. Organizasyon doğal bir ortamda ve Bergamalı işletme sahibinin misafirperverliğinde sorunsuz ve huşu içinde gerçekleşti. Kampın ilk gününde tanışma fırsatı bulan katılımcılar hem GETAT kurslarından, hemde aynı ilgi alanları oluşu sebebiyle paylaşımlı zamanlar geçirdi. Bergama'da oluşumuzu, Bergamalı müzisyenlerin duymasıyla adeta bölgedeki her yaştan müzisyenlerin ziyaretçi akınına uğradık. Eğitim ve workshoplar dışında Bergamalı müzisyenlerle senkronize olarak sabahlara kadar müzik paylaşımları yapıldı. Adeta müzik terapi kampı müzik terapi şölenine dönüştü.

Müzik Alan Eğitmeni ve Müzik Terapisti Cem Güneri

GETAT Merkezler Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu

GETAT Merkezler Eğitim Koordinatörü Dr. Kanat Tayfun

Kampın ikinci gününde, GETAT Merkezler Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu, GETAT Merkezler Eğitim Koordinatörü Dr. Kanat Tayfun'da kampta yer aldı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan ve oluşuma desteklerini belirten yöneticiler, ilgiden memnun olduklarını ve bu alandaki gelişmeleri dünya çapında takip ettiklerini, dünyanın müzik terapi için kendilerine başvurur hale geldiklerini dile getirdi. Müslümanoğlu, GETAT'ların öneminden ve eğitim ve tamamlayıcı tedaviye yönelik uygulamaların nasıl daha erişilir ve geliştirilebilir olabileceğini belirtirken, kamp sorumluluğunu üstlenen eğitmenlerine teşekkür etti. Dr. Kanat Tayfun ise bu birincisi olan kampın geliştirilerek, yine bir ilki müzik terapi alanında en eski uygulama alanında gerçekleştirmenin heyecanından bahsetti. Seneye daha kapsamlı ve daha organize olunması için paydaşlara desteklerinin devam etmesi gerektiğinin önemine vurgu yaptı.

BERGAMA Belediye Başkan Yardımcısı Ali Kahyaoğlu

Ardından şehir protokolünün ve vatandaşların katılımı ile sembolik bir açılış gerçekleşti. Açılış konuşmalarını Müzik terapisti ve müzik alan eğitmeni Cem Güneri gerçekleştirdi. Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu, Dr. Kanat Tayfun ve Bergama Belediye Başkan Yardımcısı Ali Kahyaoğlu sırasıyla birkaç cümle konuşma yaptılar.
Kahyaoğlu yaptığı konuşmada; ''Şehrimize hoş geldiniz ve böyle bir çalışmayı ilçemde yaptığınız için teşekkür ederim. Tamda anlamına uygun bir içeriği ASKLEPİON coğrafyasında gerçekleştiriyor olmanız anlamlı ve farkındalıllar adına güzel bir çalışma. Müze ile ilgili izin konusunda küçük sıkıntılar olmuş, umarız seneye bu sıkıntılar daha planlı şekilde aşılabilinir. Bergama'nın tanıtıma ihtiyacı yok ancak daha tekrarlı duyurulmaya ihtiyacı var. Bu duyurulmada katkınız olacağını düşünüyorum. Başka bir alan olan müzik terapi kampının da ilklerin gerçekleştiği bu alanda bir ilki daha Bergamamıza kazandırdınız. Biz her türlü isteğinizde destek olacağız ve bunun daha da neler yapılınılabilir kısmında talep olduğunda, taşın altına elimizi koyarız'' dedi.

ASKLEPİON Ören Yeri Girişi

ASKLEPİON Ören Yeri Girişi

Konuşmaların ardından konuşmacılara ve rahatszlığı dolayısı ile proğrama katılamayan Bergama Kaymakamı Osman Nuri Canatan'a ve proğrama gelemeyen Bergama Müze Müdüresi Nilgün Ustura'ya birer plaket sunumu gerçekleştirildi. Canatan'ın plaketini Kahyaoğlu alırken, Ustura'nın plaketini Bergama Müze Müdür Yardımcısı aldı.

Antik dönem giysileri giyen müzik eğitmenleri, dönemin çalgı aletlerinden olan el yapımı Lirleri ile bir gösteri gerçekleştirdi. Konuya ve amaca uygun olarak, tarihe saygı çerçevesinde Asklepion tiyatrosunda gerçekleştirilmek istenen bu mini sunum ve canlandırmayı, Bergama Müze Müdürlüğü'nden alınamayan izin sebebiyle katılımcılar gerçekleştiremedi. Hayal kırıklığı kısa sürerken, canlandırma ve müzik sunumunu kamp alanında gerçekleştirildi. Katılımcılar ve gösteriye hazırlanan müzisyenler ASKLEPİON yazısı önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Antik kıyafetlerle ve basit müzik aletleri olan Lirler ile alana girmeleri engellenen ziyaretçiler müze güvenliğine elbise ve müzik aletlerini teslim ederek Asklepion'u gezdiler. Asklepion Antik Tiyatrosu'nda insan sesi ile müzik terapi örneklemesi sundular. Tedavi tünellerinde Çi-Gong uygulaması gerçekleştirirken, ölümsüzlük ve şifa çeşmesinden akan sudan içerek şifalanma niyetiyle antik dünyayı hissettiler. Müzik Terapi'nin Asklepion'da nasıl yapıldığına dair bilgiler Cem Güneri tarafından verilirken antik çağ ve müzik terapi sistemleri konuşuldu.

ASKLEPİON Amfi Tiyatrosu

Kampın son gününde, eğitimlerle devam edilirken, serbest zamanda; Pergamaon Antik Kenti ve Müzesi, çarşıları, hamamları, Sinagogları, Kızıl Bazilika diye adlandırılan Hristiyanlığın 7 kilisesinden biri olan Kızıl Kilise, Bergama Evleri ve Bergama Halıcıları gezildi. Kamp işletmesi tarafından hazırlanan Bergama yemeklerinden Çığırtmayı tatma fırsatı bulan katılımcılar, güzel çay bahçelerinde molalarla Bergama'yı tanıma fırsatı buldular. Kamp sonunda katılımcılara, SBÜ GETAT Eğitim Merkezi'nce hazırlanan, Müzik Terapi Proğram Sorumlusu Dr. Ayla Aksoy Güneri ve SBÜ GETAT Merkez Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu tarafından imzalanan katılım sertifikaları takdim edildi.

Müzik Terapi Eğitimi Proğram Sorumlusu ve tıp alanı eğitmeni Dr. Ayla Aksoy Güneri ve

Müzik Alan Eğitmeni, Müzik Terapisti Cem Güneri

Eğitmenlerden Dr. Ayla Aksoy Güneri eğitim sunumunda kısaca şunlara değindi; ''Müzik ne yapıyor? Kişide bire bir serotonin ve endorfin seviyelerini artırıyor. Serotonin ve endorfin salgıları olumlu yönde artınca, kişinin normal fonksiyonlarını daha keyifli, haz duyarak idame ettirmesi demek anlamına geliyor. Aynı zamanda kişide bağışıklık sistemini koruyan bir Timus Bezi var, müzikle bu bezin boyutlarını koruyoruz. Çocuklukta büyük ve daha ileriki yaşlarda küçülen bu salgı bezi eğer kişi müzikle veya müzik terapi ile erken yaşlarda karşılaştıysa ileriki yaşlardada boyutları korunabiliyor; buda yapılan çalışmalarla göstermiş ki bağışıklık sistemi güçlü olan bir geriatrik vakada iyileşme veya konforlu bir yaşlılık süreci oluşuyor.

Dr. Ayla Aksoy Güneri

Timus Bezi'nin uyaranları var. Gülmek yanında birisi de dilin damağa vurgu yapmasını sağlayan sözcükler, şarkılar var. Mesela: 'La İlahe İllallah' sözcüğü dilin damağa vurması ile timus bezi uyarılır, yine çocuk şarkı nakaratlarından 'la la la la' tekrarları timus bezini çalıştırır ve bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Aktif ve pasif müzik uygulamaları timus üzerinde oldukça etkilidir. Direk ilişkisi olmasada uyku uyanıklık döngüsünde müzik terapi ile hormon seviyeleri olumlu yönde arttığı için bir çok dolaylı fayda sağlıyor. Mevcut durumu unutma ile ağrı azalıyor. En önemli etkisi budur. Ağrı azalınca kaygı ve stres azalıyor ve hormonel mekanizma yavaş yavaş doğru çalışmaya başlıyor ve uyku kalitesi artıyor. Hayatta kalma ve iyileşme süreci hızlanıyor ve süreç normalleşiyor. Müzik evrensel yönüyle iletişimde etkin faktör oluyor, gerek pediatrik gerekse geriatrik yaş grubunda. Kaygı duymadan, güven sağlanan bir yöntem olmayı sağlıyor müzik terapi. Hareket kısıtlılığı olanlarda ufak ufak değişimlere sebep olduğunu gözlemliyorum.


1993'de Kalifornia Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre gülmenin ve şarkı söylemenin timusu ve beynin değişik noktalarındaki haz reseptörlerini çalıştırdığı ve bütün kasları harekete geçirdiği sonucuna ulaşılmış.''


Koç Üniversitesi öğrencisi İllustratör Onur Sipahi alana ilgi duymaya başladığından; ODTÜ Psikoloji mezunu Psikolog Burak Çağlayan uygulayacağı terapilere alt yapı olacağını düşündüğü için; Sakarya'dan Müzik Öğretmeni Diara Barçın GETAT kursiyeri ve çalıştığı okulda özel eğitim sınıfları ve kaynaştırma öğrencileri üzerinde çalışmalar yapmak istediğinden; Saraybosna Yürüyüşü adlı uzun metrajlı belgesel filminin yönetmeni Ersan Bayraktar ilgi alanı olduğundan ve arkadaşlarının kendisine yardımcı tedavi olacağını söyledikleri için; Haliç Üniversitesi Konservatuarı TSM Bölümü mezunu Gökhan Altındirek frekansla tedavi yönünde çalışmalarına destek olmak ve Burak Çağlayan ile ortak yürütmeyi düşündükleri bir çalışmaya yardımcı olacağını düşündüğü için; Denizli'den Serhat Yıldız, müzik terapinin insanlara faydalı olduğunu düşündüğü için daha ileri uygulamalarını öğrenmek için; İTÜ Konservatuar mezunu sanatçı ve şimdilerde müzik öğretmeni olan Murat Balkan geçirdiği Nefroloji rahatsızlığı sebebiyle bu alanı keşfetmiş, bu yönde kendi tedavisine yardımcı başladığı terapilere artık GETAT'ta aldığı kurslarla, kendisi gibi diyaliz hastalarına ve öğrencilerinin gelişiminde müzik terapiyi kullanmakta ve bu kamp ile uygulama alanlarını, deneyimlerini arttırmak için; Diş hekimi İlkay Duman Baki keman eğitimleri almış ve İÜ Devlet Konservatuarı yarı zamanlı Türk Müziği Bölümü'nde bir süre eğitim almış. TÜMATA ve Rahmi Oruç Güvenç ile tanışmış ve müzik terapiyi ilk o zaman duymuş. Bu alanda İlim ve bilim çalışmalarında farkındalığı oluşmuş. GETAT'ta müzik terapi eğitimleri almış. Tedaviyi müthiş hızlandırıcı etkisi olduğunu düşündüğü müzik terapi hayatının odak noktası olmuş ve bunun faydasını yaşamak ve yaymak için bu kampa katılmış.


Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği Bölümü mezunu Kadir Akpınar, sanat terapisi, psikoloji ve psikoterapi eğitimleri alarak, Nevin Eracar, Zahit Harmanlı, gibi isimlerle birebir çalışarak kendisini geliştirmiş ve müzik terapi ile okul döneminde Oruç Güvenç ile çalışma imkanı bulmuş. Müzik terapi ve sanat terapi alanında kendini geliştirme yolunda iken, sosyal medyadan Cem Güneri ile tanışmış ve bu etkinliğe katılmış. Akpınar bize şunları kaydetti; ''Çocukluğumdan beri müziğin hastalığı değil hastayı tedavi ettiğini gözlemleyenlerdenim. Bir şarkı dinliyorsunuz ve ondan etkileniyorsunuz bu hayatınıza veya o gününüze, o anınıza etki ediyor ve hayatınıza yön verebiliyorsunuz. ''Hastalık ruhta başlar, vücuda sirayet eder'' demiş bir filozof. Ruhta başlayacak olan hastalığı tedavi ederseniz vücutta başlayacak hastalığı önlemiş olursunuz ve buda önleyici tedavidir bence.''

Özgür Gürbüz

Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği Çalgı Yapım Bölümü Mezunu Özgür Gürbüz ise, yirmi yıldır müzik terapiye farkındalığı olmuş ve kendini keşfetme yolunda Bert Helinger'in yarattığı psikoterapik aile dizilimi eğitimleri almış ve sistemik psikoterapiyi tanımış. Müzik ile spritüel çalışmaları birleştirerek aldığı kişisel yolundada bakış açısı ve arayışı gelişmiş. Müzik yolunda, müziğin matematiğini ve sistematiğini çözerken aynı sistem ve matematik insanlarda da var diyor. İnsanların bir sistematiği olduğunu farketmiş ve çalışmalarını spritüel bir yolla ve müzik ile harmalamış. Uygur Özerk Bölgesi'ne gitmiş ve bir süre yaşamış oralarda. Tuva Müziği'nin ilgi alanı olduğunu belirtiyor ve Çin Tıbbı'na ilgisi yoğun. Murat Kaplan hocası olmuş ve kendisiyle çalışmaları devam etmektedir. Orta Asya Kozmolojisi üzerine çalışmalar yapan Özgür müziğin tek yolu olmadığını belirtiyor. Karmik ve kozmik bir çalışmalar sistematiği oluşturmak üzere çalışmalarına devam etmektedir.


Katılımcılardan Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı mezunu Burak Sağırkaya İzmir'de özel bir okulda müzik öğretmenliği yapmaktadır. Müzik terapi ile 2006 yılında tanışmış. Sağırkaya bizlere konuyla ilgili şunları kaydetti; ''Otizimli çocuklarla çalışma imkanım oldu. O yıllarda otizim ve müzik çok yeniydi. Fark ettimki otizimde müzik ve sanat çok etkili. Drama ve müzik, Orff yaklaşımı ile içli dışlıydım. Otizimde, Pedagojik müzik öğretim ve eğitim yöntemlerini kullanmaya başlayınca müzik ve otizmde farkındalığım arttı. Yüksek lisansımda Erasmus ile 1 yıl Avrupa'da bulundum. Müzik terapistine asistanlık yaptım. Eğitimde müzik terapi diye bir şey olduğunu öğrendim ve bunun Almanya, Polonya'da, ABD ve Avrupa'da uzun yıllardır kullanıldığı öğrenip onlarca sistem ve pedagojik terapi yöntemini gözlemleme fırsatı yakaladım. Bir çok yöntem, teknik öğrendim. Müziğin etkisini teropötik anlamda kullanmak olduğunu keşfettim. Gertrut Orff'un yarattığı Orff Müzik Terapi'den faydalanarak, otizimli çocuklarla deneysel bir çalışma olarak, özel eğitimde kullanarak çocuklarda sosyal iletişim algılarını ve sosyalleşme becerilerini geliştirme üzerine yüksek lisans tezimi hazırladım. Tıpta müzik terapi var müzik tıbbı var. Meditatif müzik var, dans, hareket, sanat terapi var, ergo terapi var. Bu tarz çalışmalarda yetkinliğim olduğunu düşünerek doktora eğitimine başladım. Hazırladığım tezimide özel eğitim öğretmenlerine müziğin teropötik etkisini gösteriyorum ve öğrencilerini teşvik ediyorum. Her yıl bir yurt dışı eğitimine katılıyorum.''


Selçuk'ta inzivada yaşayan ve kampa müzikolog olan eşi Namik Abdullayev ile katılan Müzikolog, Müzik ve Nefes Terapisti Azerbaycanlı Doç Dr. Züleyha Abdullayeva ise bize şu anlatımda bulundu; ''Bakü'de güzel sanatlar okulunu bitirdim. Sonrasında konservatuarda müzikoloji okudum. Konservatuarı bitirince Abşaron şehrinde, unutulmuş ve su yetersizliğinden terk edilmiş bir kent olan Gala kentinde musiki medeniyetini yaptım. Hiç kimsenin olmadığı yerde musiki materyali topladım ve diploma tezim bu oldu. Gala'da dervişler vardı ve bu konu benim o kadar ilgimi çekti ki bu konuda doktoramı yaptım. Tezimi Derviş musiki ananeleri, merasim musikileri alanında hazırladım. Ehlibeyt dervişleri idi bunlar. Canlı canlı buldum ve onlarla konuşma imkanlarım oldu. Canlı ruhsal ameliyat yaptıklarını gözlemledim. Bunlar benim arayış yolumda önemli basamak oldular. Musiki içimdeydi ve farkındalığım daha pek yok iken sorardım hep. Neden? insan ağlar, güler müzik dinlerken derdim ve bu ne kadar güçlü bir durum derdim ve sonra müzik terapi ile tanıştım ve farkındalığım oldu. Bir çok alanda eğitimler aldım ve kendimi geliştirdim. Tüm bunları kullanarak ruhsal çalışmalar yapıyorum. Arayış yolumda müzik terapi bana ışık oldu. İnsanlardan aldığım frekanslarla doğaçlama olarak piyanoya ses veriyorum. Türkiye'de müzik terapiyi şu şekilde görüyorum. Müzik terapisi sanki barajda biriken su gibi onlarca yıldır bekledi bekledi eski medeniyetimizde yüzyıllardır vardı. Barajın kapakları açıldı şimdi bir sel gibi geliyor. Çamurlar, taşlar gelecek ayıklanacak sonrasında kadim uygulayıcılar sayesinde ilim ve bilim ışığında, modern tıp ile geleneksel tıppın karmasında daha nitelikli bir durum oluşacaktır.''


Asklepion-Bergama

ASKLEPİON Yürüyüş Yolu

Antik Çağ'ın en önemli sağlık merkezlerinden olan Bergama’daki Asklepion aynı zamanda dönemin ünlü hekimlerinin yetiştiği bir tıp okulu ve dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olarak da tarihe geçmiştir. Radyoaktif özellikleri günümüzde keşfedilmiş şifalı suları yüzyıllardır insanlar tarafından sağlık amaçlı kullanılmış, bu sular şimdi tekrar önem kazanmaya başlamıştır.


İzmir‘in Bergama ilçesindeki yer alan, dünyanın ilk sağlık merkezlerinden biri olan Asklepion asırlar önce bünyesindeki seçkin hekimler ve müzik, çamur banyoları, su ve spa terapileri, meditasyon, telkin, doğal bitkisel karışımlar, masaj, aromaterapi, özel diyetler gibi günümüzde tekrar popülarite kazanan yöntemlerle hastalara şifa dağıtan bir yerdi.


Asklepion adını Apollon’un oğlu olan ve Sağlık Tanrısı olarak bilinen Asklepios’tan alıyor. Asklepios’un mitolojideki hikâyesi şöyle;


Ölümün girmesinin yasak olduğu, vasiyetnamelerin hiç açılmadığı şehir


Apollon Koronis’e âşık olur, ancak Koronis onun bu aşkına ihanet eder ve karnında Apollon’un çocuğunu taşıdığı halde Arkadialı Iskhys ile evlenir. Apollon bunu duyunca çok öfkelenir ve Koronis ile Iskhys’in yakılarak öldürülmelerini emreder. Koronis’in cesedi yarı yanmışyarı yanmamışken Apollon onu alevlerin arasından çıkarıp karnını yardırır ve halen canlı olan oğlunu alıp, onu yetiştirmesi için bir Kentauros (yarı insan yarı at) olan Khrion’a verir.


Asklepios, hekimliğive hastaları iyi etmenin sırrını kendisini yetiştiren Khrion’dan öğrenir. Böylece, iyi olacaklarından umut kesilen hastaları bile iyileştirmeye başlar ve “Hekimlik Tanrısı” olarak mitolojideki yerini alır.


Asklepios adına yaptırılan sağlık şehirlerinin en ünlüleri Peloponnes’teki Epidavros (Epidauros), Hippokrates’in görev yaptığı Gökova Körfezi’nin ağzındaki Kos Adası (İstanköy) ve Bergama’daki Asklepion’dur. Tarihçiler tarafından MÖ V. yüzyılın ortalarında Asklepion’un kurulduğu belirtilmektedir.


“Şifalı kutsal su ve çamur banyoları, yararlı otlardan yapılan ilaçların yanı sıra müzik, düzenlenen törenler ve temsiller de tedavi yöntemlerindendi.”


Asklepion’a şifa bulmaya gelenler “propylon” avlusuna alınır, muayene edilir, teşhis konur, iyi olacak gibilerse Asklepion’a girmelerine izin verilirdi. İyileşemeyecek ağır hastalar ve doğum yapacaklar asla içeriye alınmazdı. Tedavi süreci önce şifalı sularla temizlenerek başlar, iyileşme amacıyla tanrıya dua edilip adak adandıktan sonra uykuya yatılır, görülen rüyanın yorumlanması ve telkin yoluyla tedavi uygulanırdı.


Şifalı kutsal su ve çamur banyoları, yararlı otlardan yapılan ilaçların yanı sıra müzik, düzenlenen törenler ve temsiller de tedavi yöntemlerindendi. Bu tedavi yöntemleri ve rüya ile ilgili bilgilerin çoğu, kazılar sonucu ele geçen adak tasları ve yazıtların okunması sonucu öğrenilmiştir. “Asklepion’da kutsal olduğuna inanılan kaynak suyu halen akmaktadır.”


Asklepion 108 metre rakıma sahip korunaklı bir bölgeye kurulmuştu. Havasının ve suyunun güzel olmasının yanı sıra bölgenin kutsal olduğuna inanılırdı. Viran kapıdan başlayıp Asklepion’u Bergama’ya bağlayan yol “kutsal yol” olarak bilinirdi. Yolun sonundaki anıtsal bir kapı ile Asklepion’a girilir ve “propylon” denilen kutsal alana ulaşılırdı. Asklepion’un hekimleri hastalarına burada çamur banyosu yaptırır, bitkilerden elde ettikleri ilaçları kullanır, ayrıca onların spor ve müzikle uğraşmalarını sağlardı. Bu arada rüyalar yorumlanır, telkin yoluyla onların iyileşmeleri sağlanır, gerektiğinde ameliyat gibi işlemler de yapılırdı.

PERGAMON Antik Kenti ve Tiyatrosu

Ayrıca tiyatroda yapılan törenler, müzikle uygulanan telkinler hastaların iyileşmesine katkıda bulunuyordu. Burada sağlığına kavuşanlar ayrılırken, Asklepios Tapınağı’nı ziyaret ederek maddi olanakları doğrultusunda yardım yaparlardı. Ayrıca, iyileşen organlarının küçük birer modelini buraya bırakırlardı. Bu örneklerin pek çoğu Bergama Arkeoloji Müzesi‘ndedir.


Asklepion telkin ve inanç yoluyla iç içe geçmiş tıbbi, cerrahi ve paramedikal tedavileri ile döneminin en önemli sağlık merkezlerinden biri olma ününe kavuşmuş ve bu ünü günümüze kadar ulaşmıştır.

BERGAMA'nın Güzel Çay Bahçeleri

Bu davetle, Kadim Bergama şehrini ayrıntılı keşfetme imkanım oldu. Asklepion, şifa arama yolculuğumda mihenk oldu. Müzik Terapi konusunda bilinçlenmeme sebep olan, bu yazı için bilgilerini benden esirgemeyen hayatıma yeni giren tüm kamp katılımcısı arkadaşlarıma, bizi nezaketle ve misafirperverlikle ağırlayan Asklepion Galenos Kafe'nin değerli sahibi Fatih Tarar, Zeynep Tarar ve tüm çalışanlarına, Bergama'nın ününe ün katan, müzisyenliklerine hayran bırakan, adeta kıskanıran ve kamp boyunca bize müzikte ve insanlıkta üstatlıklarını gösteren değerli Bergamalı müzisyenler klarnet ve ritm ustası Selçuk Aymaz, keman üstadı Mehmet Devrilmez, kemancı Furkan Devrilmez ve klarnetçi Hakan Gözetlik ve gıyabında tüm Bergamalı müzisyenlere, aslen Bergamalı olan ve Bergama'yı bana her alanıyla anlatarak gezdiren, kendiside Aksaray'da Bilim Sanat Merkezi'nde özel çocuklarla çalışan Müzik Öğretmeni Tufan Baydan'a, yaptıkları katkılar için Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç'e ve beyefendi kişiliği ile vizyon sahibi bir duruş sergileyen Başkan Yardımcısı Ali Kahyaoğlu'na, SBÜ yönetici ve çalışanlarına, kampa katılan SBÜ değerli hocalarına ve özellikle Müzik Tearpisti, müzik alan eğitmeni Cem Güneri'ye ve GETAT Müzik Terapi Kursu Proğram Koordinatörü, tıp alan eğitmeni Dr. Ayla Aksoy Güneri'ye teşekkürlerimi bir borç bilirim.


Haber: Veysel Kavrayan

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Eko Yaşam Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız