Eko Yaşam

Çiftçi-Sen : “Tohum desteği yetmez! Gıda egemenliği hemen şimdi”

Çiftçi-Sen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tohum desteklerine illişkin bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada desteklemenin yanlış ve eksik yönleri vurgulandı çiftçilerin talepleri ifade edildi. Açıklama şöyle:

26 Nisan 2020 Saat: 12:18
Çiftçi-Sen : “Tohum desteği yetmez! Gıda egemenliği hemen şimdi”
Çiftçi-Sen : “Tohum desteği yetmez! Gıda egemenliği hemen şimdi”

Covid 19’un yarattığı ve yaratacağı etkilerin birinin de gıda krizi ve açlık tehdidi olacağı konusunda herkes hemfikir. Ülkeler, uluslararası tarım ticaretini kısıtlarken, kendi halklarının gıda ihtiyaçları için tarımsal üretimleriyle ilgili tedbirler alıyorlar.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de Coronavirüs salgını nedeniyle önümüzdeki dönemde bitkisel üretimin devamlılığını ve gıdada arz güvencesini sağlamak için tedbirler aldıklarını belirterek “Yazlık ekim yapılabilecek alanlarda ekilişlerin kesintiye uğramaması ve tüm ekilebilir arazilerin üretime katılması” için Bakanlık olarak 21 ilde üreticilere diktikleri tohumun %75 ini hibe olarak dağıtacaklarını söyledi. Tabi sertifikalı şirket tohumlarını ekerlerse…

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıkladığı 21 İl şunlar: Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Bingöl, Çanakkale, Erzincan, Erzurum, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Muş, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Tokat, Uşak, Yozgat.

Destek verilecek ürünler olarak da, buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, mısır, ayçiçeği ve çeltik belirlenmiş durumda.

Bakanın iddia ettiği gibi sadece 21 ildeki üreticilere tohum dağıtılarak bitkisel üretimin devamlılığı sağlanıp gıda krizine engel olmak mümkün mü? Türkiye’nin gıda ihtiyacına ve bu illerin tarımsal üretim kapasitelerine baktığımızda bunun mümkün olmadığını anlayabiliriz. Çünkü yüzyıllardır Türkiye’nin gıda ihtiyacını karşılamakta sadece bu illerdeki çiftçiler değil, Ege, Akdeniz, Marmara, Trakya, Karadeniz, Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ndeki çiftçiler aktif rol almıştır. Hem ailelerini, hem bölgelerini, hem de büyük kentleri beslemişlerdir.

Bakanın açıkladığı iller içinde Türkiye’nin yazlık sebze ve meyve üretiminin büyük bir çoğunluğunu üreten iller kapsam dışıdır. Marmara Bölgesi’nde sadece Çanakkale kapsam içine alınmış, diğer iller kapsam dışı bırakılmıştır. Karadeniz Bölgesi’ndeki birçok il kapsam dışı bırakılmıştır. Ekim nöbeti uygulayarak buğday-ayçiçeği üretimi ve çeltik üretimi yapan Trakya bölgesinden hiçbir il destek kapsamına alınmamıştır. Ve bu bölgelerdeki bir çok ürünün tohum ekimi daha yeni başlayacaktır. Fotoğrafın bütününe bakıldığında Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin “Coronavirüs salgını nedeniyle önümüzdeki dönemde bitkisel üretimin devamlılığını ve gıdada arz güvencesini sağlamak için “aldıklarını söylediği tedbirler halkın gıda ihtiyacını karşılamaktan uzaktır.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli 21 İl’de çiftçilere sertifikalı hibe tohum desteğinin yanı sıra hazine arazilerinin tarımsal üretime açılmasını da tedbirlerden birisi olarak sıralamıştır. Ancak Bakan Pakdemirli hazine arazilerinin kimlere tahsis edilerek işleneceğini söylememiştir. Kamu tarafından mı işlenecek, yöredeki küçük çiftçilere dağıtılıp mı işlenecek, yoksa daha önce açıkladığı “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” mantığına uygun olarak, fırsattan istifade bu araziler kurulacak şirketlere tahsis edilerek mi işlenecek? Belirsizdir. Eğer hazine arazileri kurulacak şirketlere tahsis edilerek işlenecekse bu durum tarımsal üretimin şirketleşmesini hızlandırır ve halkın sağlıklı gıdaya erişimini engellediği gibi gıda krizinin de derinleşmesine yol açar.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin coronavirüse karşı sunduğu önlem paketinde Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, kampanyaya katılan su ürünleri üreticileri ve ulusal çapta faaliyet gösteren zincir marketler ile toptancılar tarafından alınan kararla, çipura ve levrek gibi çiftlik balıklarının toplum sağlığına katkı verilmesi için büyük marketlerde uygun(!) fiyata satışa sunulmasıdır.

Uluslararası tarım ticaretine konu olan önemli gıdalardan birisi de balıktır. Dolayısıyla ülkelerin uluslararası tarım ticareti kısıtlamalarından olumsuz etkilenenlerin başında balık yetiştiren çiftlikler ve balık avcılığı yapan büyük firmalar gelmektedir. Türkiye’de de ihracat için balık yetiştiren balık çiftlikleri oldukça çoktur ve bu durumdan olumsuz etkilenmişlerdir. Bakanlık bu kararı alırken, toplum sağlığına katkı verilmesi için değil (hele hele bu çiftliklerde yetiştirilen balıkların bol antibiyotik yüklemesine maruz kaldıkları düşünüldüğünde), zor duruma düşen/düşecek olan şirketleri korumak için aldığı kuşkusu güçlenmektedir.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin halkın gıda ihtiyacını karşılamaya dönük sunduğu tedbirler halkın gıda güvencesini sağlamaz aksine fırsattan istifade şirketlerin gıda sistemini güçlendirmeye yarayacağından dolayı önümüzdeki süreçte gıda krizlerine yol açacaktır.

Çiftçi Sen olarak halkın gıda ihtiyacını karşılamak için diyoruz ki;

-Gıda krizlerini engellemenin, gıdada şirketlere ve dışarıya bağımlılığı kaldırmanın yolu gıda egemenliğidir.

Yerel yönetimler ve merkezi iktidar gıda egemenliğinin inşa edilmesinde katkıda bulunmalı, küçük çiftçilerin topraklarında kendi yerel tohumlarıyla, ekolojik köylü tarımıyla üretmelerini teşvik etmeli ve özel olarak daha fazla desteklemelidir.

-Sağlıklı bir gıda ve tarımsal üretim için temiz toprak, hava ve suya ihtiyaç vardır, toprağı, havayı ve suyu kirleten elektrik santralleri vb. yatırımlar derhal durdurulmalı ekolojik tahribat engellenmeli, biyoçeşitliliği koruyacak tedbirler alınmalı, Birleşmiş Milletler’in 2018’de kabul ettiği “Köylülerin ve Kırsalda Çalışan diğer İnsanların Hakları Deklarasyonu” uygulanmalı ve güvence altına alınmalıdır.

-Desteklerin kapsamı genişletilmeli, tüm bölgelerdeki çiftçiler ve her çeşit tarımsal üretim destek kapsamına alınmalıdır. Desteklemeler tohumla sınırlı olmamalı, diğer bölgelerde de tohum desteği yaygınlaştırıldığı gibi, girdi destekleri ve üretmeleri için maddi destekler sağlanmalı, ürünlerinin değerlerinin altında alınmayacağının güvencesi verilmeli “taban fiyat” uygulamasına geçilmelidir.

-Büyük kentlerin ve tüm ülke halkının sağlıklı, uygun fiyatlı gıdaya erişilebilmesi ve gıda kıtlığı yaşanmaması için kent çevresindeki tarımsal üretim yapan çiftçiler özel destek kapsamına alınmalı yerel üretim desteklenmelidir.

-Karantina yasakları nedeniyle insanların şehirlerarası ulaşımı yasaklanmıştır. Dolayısıyla küçük üreticilerin ürünlerini yerel pazarlara ulaştırması da zorlaşmıştır. Büyük marketlerin ve gıda şirketlerinin lojistik firmaları aracılığıyla gıda ürünlerini pazara ulaştırması kolaydır. Bu durum şirketlerin gıda sistemini tamamen kontrolleri altına almalarına yol açmamalı, küçük üreticilerin ürünlerini yerel pazarlara ulaştırabilmeleri için yerel yönetimler ve merkezi iktidar özel çaba içine girmeli, tüketicinin sağlıklı gıdaya erişim hakkını göz önünde bulundurarak üreticinin ve tüketicilerin sağlık risklerini azaltan gerekli önlemler alınmalıdır.

-Gerek ürün ekim dönemlerinde, gerekse de hasat dönemlerinde üreticilerin mevsimlik tarım işçilerine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın karşılanabilmesi için, yerel yönetimler ve merkezi iktidar mevsimlik tarım işçilerinin barınma, hijyen ve sağlık koşullarını garantiye alacak mekanlar oluşturmalıdır.

–İnsanların bağışıklık sistemini güçlendirecek, toplum sağlığına katkı verecek balık tüketimi teşvik edilmek isteniyorsa, karantina kapsamında kapatılan su ürünleri kooperatifleri yeterli önlemler alınarak çalıştırılmalı, kıyı balıkçığı desteklenmeli, küçük balıkçı teknelerinin kaptan ve tayfalarının gerekli önlemler alınarak avlanmaları sağlanmalı, yakaladıkları balıkların tüketicilere ulaşabilmesi için yerel yönetimler ve merkezi iktidar gerekli desteği vermelidir.

-Denizden avlanan sardalya, hamsi gibi balıkların balık çiftliklerinde yem olarak kullanılmaması, doğrudan halkın tüketimine sunulması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Tohum şirketlerine arka çıkarak, sermayeye talan edecek toprak sunarak, üretim tarzıyla denizleri kirleten ve deniz ekosistemine zarar veren balık çiftliği sahibi şirketlerin pazarlama sorunlarını çözmeye çalışarak yaşanacak gıda krizlerinden kurtulunamaz. Gıda krizinden kurtulmanın, halkın besin değeri yüksek gıda ihtiyacını karşılayabilmenin tek yolu Gıda Egemenliği’nden geçer.

kalmamak, sağlıklı ürünler üretebilmek, umudu büyütebilmek için: Gıda Egemenliği, Hemen Şimdi!
ÇİFTÇİLER SENDİKASI ÇİFTÇİ-SEN
Ali Bülent ERDEM

Genel Başkan

Adnan ÇOBANOĞLU

Genel Örgütlenme Sekreteri

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Eko Yaşam Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız